Lefkoşa Gezi Rehberi
Lefkoşa’nın, Kıbrıs’ın başkenti olduğunu Türkiye dışında çoğu ülke bilmez. İklim olarak adanın en sıcak bölgesi olduğundan dolayı, gezilecek zamanı iyi ayarlamak gerekir. Yarı kurak bir iklime sahiptir. Lefkoşa’ya deniz ve hava yoluyla seyahat edebilirsiniz. İstanbul üzerinden uçakla 2 saatte varabilirsiniz. Deniz yolunu tercih ederseniz, Mersin üzerinden Lefkoşa’ya ulaşabilirsiniz. Yarı kurak bölge olmasından dolayı gezilecek zaman olarak ocak ve şubat ayının tercih edilmesi doğru olacaktır. Ayrıca, bütün ada ülkelerinde suyun pahalı olduğu bilinmektedir. Lefkoşa’da da suyun pahalı olduğunu unutmayalım. Lefkoşa’ya özgü bir mutfak yoktur. Sadece, yemeklerin hazırlanmasında sunum aşamasına önem vermişlerdir. Sadece, Arap kökenli Molohiya yemeği bilinmektedir. Lefkoşa’da gece hayatı gayet hareketlidir. Özellikle, Bodrum, Marmaris, Çeşme, İzmir ve İstanbul gibi yerlere göre çok daha pahalıdır. Disko ve barları çok fazla olması, özellikle de kumarhanelerin serbest olması, oldukça fazla turisti buraya çekmektedir. Lefkoşa’ya geldiğinizde Girne kapısından girerek, size verilen harita ile güzergâhınızı kolayca belirleyebilirsiniz.
Bedesten ve Selimiye Cami
Surlar içinde yer alan bu görkemli cami, turistlerin dikkatini çekmektedir. Buraya girdiğinizde mistik havayı mutlaka yaşayacaksınız. Eğer şansınız varsa semah gösterisine denk gelirsiniz. Bu tarihi yerde semah gösterisi ve müziğin sesi sizi etkileyecektir. Camiye giriş çıkış saatlerini iyi ayarlarsanız, her yeri gezme fırsatı bulabilirsiniz. Türk İslam eserleri müzesine de mutlaka uğramayı ihmal etmeyin. Fakat saat konusunda elinizi çabuk tutarsanız, bu eserleri görebilirsiniz.
Müzeleri
Genel olarak Lefkoşa’da her yerde müze görebilmek mümkün. Öncelikle Mevlevi müzesine girerseniz, Kıbrıs Mevleviliği’nin diğer Mevleviliklerden farklı olduğunu öğrendiğinizde ilginizi çekecek. Buradaki Mevlevihane, Osmanlının şehri almasından sonra kurulmuş ve Emine Hatun tarafından bağışlanmıştır. Bir diğer müze Barbarlık müzesi, adını taşıdığı gibi gerçekten insanın içini acıtan hikâyelerle dolu bir müze. Hatta müzenin girişinde, “bu müze Rum katliamı sonucu göçe zorlanan ve şehit edilen masum insanların öyküsünü yansıtmaktadır” yazısıyla karşılaşabilirsiniz. 1960’lı yılların, kanlı noel diye adlandırdıkları o gece, isyanlar artmıştır. Barbarlık müzesinde, insanların eziyet gördüğü yer ve izler aynı şekilde dokunulmadan kalmıştır. Eğer cesaret edebilecekseniz, buraya gelip görebilirsiniz.
Büyük Han
Lefkoşa’ya gelip de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Surlar içinde, kafeleri, hediyelik eşya dükkânlarını ve bu han içerisinde, kendinizi zamana yolculuk yapıyormuş gibi hissedeceksiniz. Buraya gelmeden önce senede bir kere yapılan festivalin tarihini iyi ayarlayabilirseniz, bu muhteşem fırsatı kaçırmamış olursunuz. Çoğu kişi araştırmadan ve plan yapmadan yola çıktığı için, çoğu etkinlik ve görülmesi gereken yerlerden mahrum kalmaktadır. Bu kadar yol çekiliyorsa elbet gelindiğine değmeli.
Yiğitler Burcu Parkı
Arabahmet mahallesinde bulunan Yiğitler burcu parkı, surlar içinin güney kısmında yani Rum kısmında kalmaktadır. Surlar içinin kuzey kısmında Türk insanları yaşamaktadır. Yiğitler burcu parkı, Rum ve Türk kısmının tam ortasında kalmaktadır. Genel olarak bu parktan bakıldığından, Rum kesimini daha fazla görmek mümkündür. Eğer buraya gelecekseniz, iki şehri ikiye bölen bu parkın Rum kesimini daha çok gördüğünü bilin ki, ona göre hayal kırıklığına uğramayın.
Dere Boyu Caddesi
Lefkoşa’nın en hareketli olduğu caddelerden biridir. Genellikle gençlerin bulunduğu ve eğlendiği yerler arasında yer alır. Sokakta, kafeler, restoranlar ve alışveriş yapılacak dükkânlar bulunmaktadır. Yerli veya yabancı birçok kafenin bulunduğu bu sokakta, gençler kalabalığa karışarak, ufak tefek şeyler atıştırıp, bir şeyler içmek için buralara gelirler. Eğer sizde bu eğlenceli kalabalığa karışmak, belki de, günün yorgunluğunu atmak için gelip, bu kafelerden birine oturup, dinlenebilirsiniz.